8 Kasım 2006

Baba Erenler

Bu dünyada düzenli biri olmayacaksın.
Öldüğünde
"rahmetli çok düzenliydi" diyecekler,
alay eder gibi.
"Düzenliydide ne oldu, işte o da öldü."
İşte
bunu dedirtmiyeceksin... Savruk ,
dağınık insandan bahsederken bir gıpta ediş ,bir yüceltme vardır, sağ iken değilde öldükten sonra.
Sağken o bir serseridir. Savruk ,dağınık biridir o.
Toplumun dışladığı ,istenmiyen biri.
Halbuki
gizliden gizliye bir özlem vardır herkesin içinde onun gibi olmak ,
boşvermek herşeye herkese ,
hayatın tadını çıkarmak .
Toplum dayatır size ömür boyu yapmanız gerekenleri. Siz daha doğmadan bellidir hayatınız,
doğduktan sonra yaşayacağınız yıllar.
Mecbursunuzdur babanızın işini devralmağa,
para getiren iyi bir iş bulmak için-kurmak için değil çünkü çoğu kişi köle doğar- mecburdur insanlar üniversite okumaya ve hayatta kullanmayacağı bilgileri öğrenmeye.
Hiç kimseye kendini tanıma fırsatı verilmez .
Nasıl bir hayat istediği sorulmaz.
Sistem size nasıl biri olmanız gerektiğini söyler.O zaman iyi biri olursunuz. Sistemin gereğinini yapan iyi biridir çünkü.
Birbirinin aynı düşünen insanlar,
benzer değerlere doğru giden,aynı amaçları paylaşan, bu toplumun sadık köleleri olan insanlar
neden kavga ederler peki?
Para kazanmak, çok para kazanmak için.
En yüce değerdir para.
Gerisini herkes biliyor. Havuç paradır bu yarışta,
PARRRRA!...
Size sorarım,
ne zaman nerede biteceği belli olmayan bu süreçte
bu denli kalıcılığı amaçlar gibi yapışmak dünyaya mantıklımı?
Ve bunu yaparken ertelemek asıl yapmayı arzu ettiklerinizi.
Burada en enteresan olan ,
dikkat edin bir saat sonra ölebilecek iken,
- hiç bir garantisi yok-
sen 660 yaşında rahat ederim diye bir koşuşturmaya giriyorsun ki,
allah vermeye!..
Valla,
ben kendi adıma böyle bir oyunu oynamam.
Mantıklı değil bir kere.
Yıl garantisi almadan elimi sürmem hiç bir şeye.
Neymiş,
toplum dışıymış.
İftihar ederim.
Tavsiye ederim. Posted by Picasa

Hiç yorum yok: