3 Ağustos 2008

Yaşamı Tersten Yaşamak






Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş seklidir...

Şüphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel, hatta mükemmel olurdu.


Nasıl mı?

*Cami'de uyanıyorsunuz.

Bir tahta sandık içerisinde, herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua

ediyor ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette tabuttan doğruluyorsunuz,

yaşlı, olgun, ve ağırbaşlı olarak.

Herkes etrafınızda, büyük bir itibar, iltifatl ar, çocuklar torunlar hepsi

hazır.

Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.


*

Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı

alıyorsunuz.

Ne güzel, hazır maaş, hazır ev...

Altmışlı yaslara kadar garanti, huzur içinde yaşıyorsunuz.

Sağlığınız gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.

Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve ise ilk başladığınız gün size hoş geldin

hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz..
ve

genel müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübelibir insan

olarak ise başlıyorsunuz.

*

Herkes karsınızda el pençe divan...

Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor.

Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz.

Diğer hormonal aktiviteler artıyor, fevkalade.....aman ne güzel günler

başlıyor... derken bir gün patron size artık üniversiteye gitsen daha iyi

olur diyor.
*

Bu arada babanız ortaya çıkmış, 'fazla çalıştın' diyor 'artık eve dön, işi

bırak, okumaya başla, harçlığın benden olsun...'

Keyfe bakar mısınız?

Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor. Ekmek elden, su gölden bir dönem

başlıyor.

Partiler, diskotekler, kızların sayısı artıyor.

Derken anne ve babanız sizi götürüp getirmeye başlı yor, araba kullanma

derdi de yok artık....

Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, 'evde otur, keyfine bak,

oyuncaklarınla oyna' diyorlar.

Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar, hatta

bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz.
*

Derken anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve başka bir keyifli

dönem başlıyor.

Mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde hazır.
Bir gün karanlık ılık ve sıcak bir ortama giriyorsunuz. Beslenmek için

ağzınızı açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor, sıcacık,

yumuşacık, gürültü ve patırtısız bir ortamda yaşıyorsunuz.

Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz.

Veeeeee....

En güzeli deeee......

Günün birinde müthiş keyifli bir geceyle hayatiniz bitiyor...

Can YÜCEL

Hiç yorum yok: